Beni öylece bırakıp giderlerken Ceyhun "Etrafta kameralar var. Ayrıca hoparlörden seninle iletişim kuracağız." dedi ve oda yanımdan ayrıldı. Sadece onlara hizmet etme görevini vererek beni yapayalnız bırakmışlardı. Neler olacağını ve yaşananları düşünüyordum. Tabur komutanı da bunlara mı hizmet ediyordu yoksa onun hiçbir şeyden haberi yok muydu? Onlara istediklerini veremezdim, peki ne yapacaktım? Buradan kaçmam da olanaksızdı. Umutla birilerinin beni kurtarmasını beklemekten başka çarem yoktu. O zaman diliminde panzehiri bulmaya çalışıyormuşum gibi yapacaktım.
3 GÜN SONRA
Aradan geçen günlerde, iksirimin üzerinde çalışıyormuşum gibi yapıyor, gerçekten durumu nasıl çözeceğimi de düşünüyordum. Bazı fikirler edinmeye başlamıştım ama bunları uygulamaya geçirmiyordum.
5 GÜN SONRA
Ceyhun ve yanındaki görevliler her gün kontrole geliyordu. Benden çalışmamın durumu hakkında bilgi alıyorlar, ihtiyaçlarımı karşılıyorlardı. Bense çalışıyormuş gibi yapmaya devam ediyordum. Mikroskopla içi boş incelemeler yapıp, zombilere boş şırıngalar batırarak günlerimi geçiştiriyordum.
4 GÜN SONRA
Ceyhun yanındaki görevlilerle yine kontrole gelmişti. Bana "Bu ne kadar sürecek?" diye sordu. "Bilmiyorum, çalışmaya devam ediyorum." dedim. Sırıtmaya başladı. "Sen bizimle dalga mı geçiyorsun lan?" dedi. "Sana çalışmama devam ediyorum." dedim. "Öyle mi, peki. Tutun." dedi. Yanındakiler beni tuttu ve beni labaratuvardan dışarı çıkarttılar. En alt kata inmemizi sağlayacak eğimli yolun başına geldik ve beni sürükleyerek aşağıya indirdiler. Biraz sonra kapılardan geçtik ve bir odaya geldik. Ortada sandalye bulunuyordu. Beni ortaya oturttular ve ardından vücuduma elektrik vermek için aküleri getirdiler. Çok korkuyordum. Akü uçlarını vücuduma bağladılar. Sonra Ceyhun "Sen bizimle dalga geçiyorsun demek." dedi ve akülerin başındaki Doktor sistemi çalıştırdı. Sanki o anda beynim patladı gibi oldu. Hayatımda öyle acı hissetmemiştim. 3 saniye sonra durdu ve "Evet seni dinliyorum, ne zaman bitireceksin?" dedi. Cevap vermeme kalmadan Doktor yine çalıştırdı. O süre boyunca tam anlamıyla acı çekmekten başka hiçbir şey düşünemiyordum. Kapattıklarında "Lütfen durun, lütfen." dedim. Ceyhun yanıma yanaştı ve kulağıma eğilip "Abisi buradan kaçamazsın, anladın mı? Kaçamazsın. İstediğimizi yapacaksın, yoksa bunun bedelini sadece sen ödemezsin." dedi. Sonra arkasındakilere "Getirin." komutu verdi. Odaya annem ve babamın getirildiğini gördüm. İnanamıyordum. Ceyhun yanmdan ayrıldı ve anneme tokat attı. "Ulan şerefsiz." diye ayaklanırken Doktor sistemi aktif edip beni yerime zımbaladı. Acı içinde elektriğin etkisiyle tir tir titrerken 2.5 saniyede durdu. Ceyhun babamı işaret ederek "Öne getirin şunu." dedi. "Hayır, durun." dedim. Ceyhun eline silahı aldı ve babamın başına dayadı. "Dur yapıcam, söylediğinizi yapıcam, yalvarırım dur." diyerek sesimi yükselttim. "Bana bak Emre. Sana 1 hafta süre. Eğer panzehiri bulamazsan aileni yakarım. Bildiğin gözlerinin önünde ateşe veririm. Bu sana ilk ve son uyarım." dedi. Sonra yanındakilere "Götürün hücresine." diye emir verdi.
Labaratuvara bıraktılar beni. Başka çarem kalmamıştı, onlara istediklerine vermeliydim. Bazı teorik fikirleri birleştirerek panzehiri bulabileceğimi düşünüyordum. Bunu nasıl yapacağımı düşünerek zombilerin yatırıldığı odaya geldim. Birinin yanına gittim ve onu incelemeye koyuldum. Beyin fonksiyonları tamamen durmuş, kendisini kan tüketmeye adamış yaratığa bakıyordum. Oradan çıktım ve mikroskopun başına geldim. İksirimi gözlem yapacağım cama damlattım ve incelemeye başladım. Biraz sonra bir şey dikkatimi çekti. Burada bazı farklılıklar görüyordum. Üzerinde durup bunu derinleştirdim ve düşüncelerimden emin olduğumda şok içinde dona kaldım. Yavaşca ayağa kalktım ve kendi kendime söylendim. "Bu benim iksirim değil." dedim önce. Sonra devam ettim. "İnanamıyorum, inanamıyorum. İnsanların zombiye dönüşmesi benim suçum değil. İksirim her zaman çalışıyordu. Ona müdahale edip evrimleştirdiler ve canlıları zombiye dönüştürecek hale getirdiler..."
Comments (0)
See all