Deniz yüzeyinde kabarcıklar oluşmaya başlamıştı. Sonra denizaltı görünür oldu. Denizaltının içinde miydi labaratuvar? Ne kadar büyük olabilirdi ki? Helikopter alçaldı ve denizaltına yarım metre kala havada olduğu yerde durakladı. Aşağıya indik ve gemiinin girişine yöneldik. Standart yeraltı gemisinde olduğu gibi girişi yuvarlaktı. Asıl şaşırtıcı olanı içine girdiğimizde öğrendim. Yeraltı gemisiyle denizin altında kurulan karargaha gidecektik. Aradan yarım saat geçtikten sonra duraksadık. İndiğimiz yer kapalı bir alandı. Denizaltı buraya girdikten sonra kapakları tamamen kapatılıp denizle bağlantısı kesiliyordu. Daha sonra içerideki su boşaltılıp süreç tamamlanıyordu. İndik, karşımda kocaman bir kapı vardı. Kapı açıldı ve ardından bizi birkaç yeni görevli karşıladı. Yanımdakilerden önde bulunan birisi yanlarına gidip bir şeyler söyledi. Sonra üzerimi arayıp eşyalarımı aldılar ve ardından yürümeye başladık. İleride korkuluklar görüyordum. Oraya geldiğimizde aşağıya uzanan katlara ayrılmış alan karşıladı bizi. Metrelerce uzunluktaki bu oval alanı saran merdivenlerden aşağıya inmeye başladık. Etrafta görevliler görüyordum. Beyaz önlüklü doktorlar, silahlı nöbetçiler, aşçılar, temizlikçiler ve başka görevlerde bulunan kişiler vardı. 7 kata ayrılmıştı burası. Her kat kendine özel bir amaç için ayrılmış durumdaydı. En üst yani denizaltından indiğimiz kattan başlayarak diğer katlara inilmesini ve çıkılmasını sağlayan eğimli düz yol gidiş gelişi sağlıyordu. En üst kat hariç katlar sağ tarafa uzanan koskocaman geniş alanı kapsamaktaydı. Eğimli yoldan inen kişi kata geldiğinde, yürüdüğü o yol düzleşerek katın kendi kısmı olacaktı. Sapmadan yürümeye devam ederse alt kata inmesini sağlayan eğimli yola tekrar ulaşacaktı. Eğer saparsa yani sağa yönelirse katta bulunan alanlar bekliyordu onu. Kimi katlar malzeme deposu olarak kullanılmış, çoğu kat barınacak yer olarak ayrılmıştı. En alt katta bilgisayarla uğraşan, oradan oraya yürüyen, belgeler taşıyan tahmini yüzden fazla kişi görmüştüm. Önce 3. katta durduk ve kalacağım yer gösterildi. Sonra 1. kata indik ve sağ tarafa doğru yürümeye başladık. Boydan boya duvarla kaplatılmış ve ortasına kapı konulmuş yerin iç tarafı, otomatik kapının içeriden çıkan birisi nedeniyle açılmasıyla görünür oldu. O kişi yanıma gelip elini uzattı. "Merhaba, ben Ceyhun. Çalışma yapan ekibin başında ben varım Emre Bey. Hemen çalışmalara başlayalım." dedi ve içeriye girdik. Tam kapsamlı, tüm araç gereçlere sahip olunan çalışma merkezindeyim. İçeride 12 kişi vardı. Hepsi ile kısa süreli sohbet ettim ve Ceyhun ile beraber bir odanın önüne geldik. Bana "Virüs için gerekli panzehiri bulacağına inancımız tam." dedi ve odadan içeriye girdiğimde, yanyana dizilmiş, ağızları dikilmiş ve yattıkları metal ranzalara bağlanmış zombilerle karşılaştım. Sağa sola hareket etme girişiminde bulunuyorlar, garip sesler çıkartıyorlardı. Yavaşca yakında olanlardan birine gittim. Gözü kan içindeydi ve bana bakıp dengesiz hareketler yapmaktaydı. Sanırım kan kokusunu almıştı. Ceyhun'a "Ben çalışmalarıma başlayayım." dedim. "Tabii, artık buranın sorumlusu siz olacaksınız Emre Bey. Ben geri planda kalarak çalışmalara ortak olacağım." dedi. Artık çalışmalara başlama vaktiydi...
Comments (0)
See all