Her şey azmetmekle olur derler ya, benim de hikayem öyleydi işte. Araştırmayı severdim, hep sevdim. Daha küçüklüğümden itibaren arşa çıkan merak duygum, yaşanacak olanların göstergesiydi. Birazdan anlatmaya başlayacaklarım, gelecek dünyanın aslında kaderiydi. Ben geleceği bugüne getirmeyi başarmıştım. Keşke başarmasaydım. Çünkü öyle bir şey yaptım ki, en günahkar, en kötü insan ben olmuştum artık. Adım Emre, 37 yaşında, ailemle yaşayan bekar birisiyim. Daha 10 yaşındayken korku filmlerine merak salmam, düşüncelerimi derinleştirip ölüm konusuna getirdi beni. O zamanlar herkesin ölümlü olmasına, "Bu kadar insan nereye gidiyor?" diye sormam ve bunun üzerinde durup uçsuz bucaksız bir kapıyı aralamam. Sonsuz bir merak içinde yüzmeye başlamış, hayatımın geri kalanına yön verecek konunun içinde bulmuştum kendimi. Bu sonrasında gelişti ve ölümsüzlüğü bulmak için Kimyager olmama kadar evrildi.
On sene önce çalışmalara başlamıştım. Kanunlar ve yasalar gibi kurallar, halihazırda hayatta olan insanlar üzerinde çalışma yapmamı imkansız hale getirmişti. Hayatını kaybetmiş insanlar üzerinde ise çalışmalar yapmış ama bunu daha sonra rafa koymuştum. Çünkü yasal izin sürecinin çok uzun olması, ex kişinin bulunma zorluğu gibi durumlar mevcuttu ve bu yüzden hayvanları kullanıyordum. Benim asla es geçmediğim, yol haritamda değişiklik yaptıran hedefim vardı. Evet, ölümsüzlüğü bulmak demek, hayatta olanın ömrünü sonsuzluğa çıkarmak anlamına geliyordu. Fakat ben sadece bunu istemiyordum, ben ölü olanları da hayata geri getirmek istiyordum. Bu yüzden deneylerimi özellikle ölmüş hayvanların üzerinde yapma kararı vermiş, bunun üzerine yoğunlaşarak çalışmaya koyulmuştum. Yıllarca çalıştım. İmkansız dediler ve gerçekten öyleydi. Ölümsüzlük iksirini bulmak için yaptığım deneyler sürekli başarısızlıkla sonuçlanmıştı, o gün gelene dek...
Comments (0)
See all